ER KİŞİ NİYETİNE
“ İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Allah’tan geldik ve Allah’a döneceğiz. “ Kuşadası’nın renkli siması Sıtkı Kundak’ta bu sabah Hakk’a yürüdü. Sıtkı, Kuşadası’nın en dürüst insanlarının başında geliyordu. Masum, saf, temiz ve Allah adamı idi. O , Mevla’nın Kuşadası’na emaneti idi. Biz bu emaneti ne yazık ki koruyamadık. Birileri sürekli onu kızdırdı, horladı, alay etti ve hatta sövdü. Ağladığında ve tükürdüğünde utanmadan kahkaha atanlar vardı. Birileri de sürekli onu yedirdi, içirdi, gezdirdi ve yordu. Kimine göre veli, kimine göre deli idi ancak o “ Sıtkı Başkanı “ idi . Bize göre o bir veli idi. Onu camilerde görünce dikkatlice izlerdik. Hele Kale içi camiinde. Mihraba gider, hocanın yanına oturur ve cemaati süzerdi. Bazen safların arkasında öyle içten bir “ Allah “ derdi ki hepimizi adeta yere mıhlanırdı. Camiye girerken “ cami benim “ deyişi ise ruhlar aleminden gelen bir sedaydı. Bazen derdim ki “Bizim kıldığımız namaza bak, Sıtkı’nın içten Allah deyişine. “ Bir gün yine Kaleiçi caminde namaz kılarken gelmiş ve cami benim demişti. Bende evet başkan dedim. 1 TL istedi benden ve “ cami senin, sattım sana “dedi. Bende “ hayır bu cami senin “ dedim. Güldü , yanağımı okşadı ve uzaklaştı. Bir defasında ise yine ayni camide herkes safta iken gelmiş ve “ Allah “ diye secdeye kapanmıştı. Öyle bir “ Allah “ deyişi vardı ki , gözyaşlarını tutamamıştım ve üç gün kendime gelememiştim.. Yarın onu o “ Allah “ diye haykırdığı camiden asıl sahibine, rabbine uğurlayacağız. Haydi Kuşadalılar, bu mübarek deliye değil “ veliye “ son görevimizi layıkı ile yapalım. Bir namazlık saltanatı olacak ve herkesi el-pençe karşısında saf bağlatacak. Musalla taşı önünde Hoca efendi soracak“ Hakkınızı helal ediyor musunuz “ . Ya o bize hakkını helal edecek mi acep ? “Er kişi niyetine”. Allah gani gani rahmet etsin ve makamı cennet-i Firdevs olsun.