• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Site Menüsü
Site Haritası

Kale Kapısı

KUŞADASI KALE KAPISI



Adı :                             Kale kapısı                 

Tescil tarihi:                  03.07.1987                

Sayı :                             3495               

Pafta No :                     20L-1Vb, 55 Ada, 58 Parsel             

Tescil eden kurum:       Türkiye Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu [1]



[1] Murat Saraç, Kale Kapısı, Kuşadası Envanteri, Kuşadası Belediyesi 2013, sayfa 72

Kentin ana arteri durumundaki Barbaros Hayrettin Paşa bulvarının sonu ile Sağlık caddesinin kesiştiği  köşede yer alan  Kale kapısı Kuşadası’nın simgelerinden biridir ve 17. Yüzyılda Konevi Mehmet Paşa tarafından yaptırılan  kent surlarının içinde kalan Kale içi yerleşim bölgesindedir. Bu surların ayakta kalan en önemli yeri Güney kapı olarak bilinen ve bir zamanlar üst katı karakol olarak kullanılan giriş bölümüdür. Kare planlı kule şeklindeki bu kapı muhtemelen Osmanlı dönemindeki üç ana  giriş kapılarından birisidir ve sonradan yapılan eklemelerle orijinalliğini kaybetmiştir. Duvarların dış yüzeyleri oldukça sert kireçli harç ile sıvanmıştır. Kervansarayda olduğu gibi harcın içine tuğla kırıkları katılarak duvarın benekli bir görünüm sergilemesi sağlanmıştır. Kale kapısının altında köşede  yuvarlak bir taş vardır. Yerel bir inanışa göre bu kale kapısının altından geçenler ve bu yuvarlak taşa basanlar bir daha Kuşadası’nı terk edemez ve Kuşadalı olurlar. [2] Eskiden kale kapıları çok kalın kalaslar üzerine  geçirilerek perçinlenmiş kalın saçlarla kaplı idiler. Kuşadası’nın denize bakan cephesinin kapısı olan bugünkü yapıdaki kalın kapı gelip geçmeye engel olduğu için 1933 yılında maalesef belediye tarafından yıktırılmıştır ve mevcut kapının kanatları buradan geçen taşıma araçları tarafından zedelendiği ve tahrip edildiği için 1954 yılında yine belediye tarafından kaldırılmıştır.[3]



[2] Ali Ergül, Kuşadası-İlk çağlardan cumhuriyet dönemine kadar siyasal ve sosyo-ekonomik yaşam, 20008

[3] Müjgan Şavkay, Tarihi görünümü ve belgeleriyle Kuşadası, Kuşadası 2015, sayfa 160



Kale kapısı ile ilgili iki güzel anekdot

1916 yılına kadar Kaleiçi'nde sadece Türkler yaşarmış, bir de gündüzleri Yahudilerin dükkan açmasına izin verilirmiş. Rumlar ve Ermeniler kesinlikle Kaleiçi'ne sokulmazmış. Tahmini olarak 1880 veya 1890 yılları arasında Kale içinde ikamet eden Delibaş ailesinin en büyük dedesi Mehmet Efendi'nin eşi olan Gülbeste Hanım her gün akşamüstü hayvanları için ot biçmeye gider ve akşam hava kararırken Kaleiçi'ne dönermiş. Hava karardığı için Kaleiçi'nin kapıları kapanır ve kapıda bir jandarma beklermiş. Her seferinde Gülbeste hanım hava karardıktan sonra döndüğü için jandarma Kaleiçi'ne Gülbeste Hanımı almak istemezmiş. Ancak Gülbeste hanım her seferinde Kaleiçi'ne girmek ister ve biraz fevri olduğu için jandarmalarla tartışırmış. Nihayetinde jandarmalar girmesine izin vermesine rağmen girmez, her seferinde jandarmalara siz kumandanınızı çağırın bana der, kumandanın gelmesinden sonra Kaleiçi'ne girermiş. Gel zaman git zaman kumandan her seferinde çağrılmaktan bıkmış ve jandarmalara talimat vermiş: "O delibaş kadın gelince önceden kapıyı açın, içeri alın, sizi görmesin; siz de bana haber vermeyin" demiş. Böylece Gülbeste Hanım'ı gören jandarmalar: "Aman o delibaş kadın geliyor" diye diye lakap üzerine yapışıp kalmış. Daha sonra Gülbeste ‘nin oğlu Eşref'e de "Delibaş kadının oğlu" denince bu lakap bu aile ile birlikte devam etmiş.[4] Kuşadası Kale Kapısı benim çocukluk yıllarımda karakoldu fakat benim için çok daha derin ve özel şeyler ifade eder. [5] Yazın merdiven duvarı boyunca sıralanan Kuşadalı Romenler ayakkabı boyacılığı yaparlardı ve -diyebilirim ki- Kuşadası’nın en iyi yabancı dili konuşan rehberleriydi onlar. Giyim ve kuşamlarına çok önem veren bu Kuşadalı Romenler, üstlerine genellikle beyaz gömlek giyerler, itinayla taradıkları saçları gibi seyrine doyum olmaz bir ustalık ve kendilerine has gösterileriyle müşterilerinin ayakkabısını boyarlardı. Oradan geçen herkes -yazın ayağında boyanacak bir ayakkabısı olmasa da- bu cafcaflı ayakkabı boyacılarının ayakkabı boyamadaki maharetlerini izlerdi. Turistlerin çok ilgisini çekerdi onların boya tezgahları. Bu tezgahlar da pırıl pırıl parlar, işinin ehli olduğu, her halinden belli olan bu özenli, tertemiz giyinmiş ayakkabı boyacılarına güven telkin ederlerdi. Ayrıca; turistler onlarla neredeyse her dili konuşulabilirlerdi. Belki başlarındaki rehberden öğrenemeyecekleri bilgileri alırlardı Kuşadası hakkında. Kimden alışveriş yapmaları gerektiğinden, nereleri gezeceklerine kadar..! O yüzden Kale Kapısının merdiven altına sıralanmış ayakkabı boyacıları sizin bu meslek aklınıza geldiğinde hayal ettiğinizden çok daha fazlasıydılar… Onlar Turizmin çarkları, esnafın adresi, Kuşadası’nın yüz aklarıydılar.

Kaynakça

Ergül, A. (2008). Kuşadası, ilk çağlardan cumhuriyet dönemine kadar siyasal ve sosyal yaşam. Kuşadası: Kuyeta, Kuşadası Yerel Tarih Dergisi.

Güneş, S. (2015, Ağustos 08). Kale kapısı. biyografi yazarı: htpp://biyografiyazariwordpress.com adresinden alınmıştır

Saraç, M. (2013). kale Kapısı, Kuşadası Envanteri. Kuşadası: Kuşadası Belediyesi.

şavkay, M. (2015). Tarihi Görünümü ve Belgeriyle Kuşadası. Kuşadası : Kanyılmaz Matbaası.

 

 



[4] Sedat Onar, araştırmacı  ve yerel tarihçi, hanımının ailesinin DELİBAŞ lakabına ait hikaye.

[5] Silvan Güneş, https://biyografiyazari.wordpress.com/2015/08/04/kusadasi-kale-kapisi

 

 

 

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam184
Toplam Ziyaret349549
Köşe Yazıları
Hava Durumu