• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Site Menüsü
Site Haritası

Tabakhaneler

KUŞADASI TABAKHANELERİ



Adı :                             Tabakhaneler

Tescil tarihi:                  31.07.1986                

Sayı :                             2525                          

Pafta No :                     134 Ada, 14-26 nolu parseller                      

Tescil eden kurum:       Türkiye Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu[1]

 



[1] Murat Saraç, Tabakhaneler, Kuşadası envanteri, Kuşadası belediyesi 2013, sayfalar 93-110.

Kuşadası Yat Limanı karşısındaki Akyar bölgesi adıyla bilinen Tabakhanelerden günümüze ancak 22 adet bina ulaşabilmiştir. Bu binalardaki dericilik Osmanlı deyimi ile debbağlık mesleği 1968 yılına kadar sürmüş ve daha sonra Kuşadası belediyesinin aldığı bir kararla Kirazlı yolu üzerine taşınmış ve  2000 l li yıllarda ortadan kaldırılıncaya kadar varlıklarını o bölgede sürdürmüşlerdir. Eski tabakhaneler diye adlandırılan bu bölgedeki eski deri atölyeleri uzun süre harap ve terkedilmiş bir  haşde bırakılmış ve daha sonra özel bir şirket tarafından satın alınarak restore edilmiş ve bugünkü  “ old town tanneries “ adıyla turizme kazandırılmıştır. Genellikle iki kat yığma taş ve tuğladan yapılan, ortasında tabaklama işleminde kullanılan bir havuz bulunan ve kareye yakın planlı bu binalar Kuşadasında dericilik mesleğine uzun yıllar hizmet etmiş ve şehrin ekonomisine büyük katkılar sağlamıştır. Eski tabakhane bölgesi, hala sahip olduğu mütevazi tasarım özellikleri, özgün dolu-boş dengesi ve insan ölçeğine yakınlığı ile Kuşadası için önemli bir potansiyeldir. Aynı işlevi devam ettirmesi mümkün olmayan bu yapıların varlıklarını sürdürebilmeleri için yeniden işlevlendirilmelerine yönelik belgeleme, analiz ve restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Aslına uygun olarak restore edilen binalar Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından tescillenmiştir. DoubleTree by Hilton Kuşadası markası altında yeni bir otel yapısı ile yeniden  işlevlendirilen eski tabakhane binaları birleşerek özel bir sentez meydana getirmişlerdir. Gerek geçmişe saygılı özgün restorasyonu  ve gerekse elit hizmet sunumu yanında ticari fonksiyonları ile yerli ve yabancı konuklar tarafından kent merkezinde ziyaret edilecek çok özel bir nokta olarak tasarlanmıştır. Deri işleme ve deriden eşya yapımı, Anadolu coğrafyasının en eski zanaatlarındandır. Bu kişilere debbağ, tabak, karatabak veya sepici adları verilmekteydi. Zanaatın bu varsıl tarihî geçmişi içinde Kuşadası'nın yeri de son derece önemlidir. Anadolu dericilik geleneği Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu yurt belleyen Türklerin deri işleme maharetiyle gelişimini sürdürmüştür. Eski Türk boylarında hakana ödenen vergi anlamına gelen “teri” ve “tirik” kelimeleri bile dericiliğin, Anadolu öncesi Türk toplumlarının ekonomik sistemlerinde nasıl bir rol oynadığını ortaya koyar. 1077 – 1307 yılları arasında Anadolu Selçuklu dönemi ise Türklerin ana yurtlarından taşıdıkları kültürle Anadolu’nun yerel kültür birikimlerinin ilginç bir sentezinin ortaya çıktığı dönemi temsil eder. Bu dönemde Doğu-Batı, Kuzey-Güney yollarının buluşma noktasındaki Sivas, Kayseri gibi eski kentler, transit kervan yollarının uğrağı olmanın bir özelliği olarak en çok saraciye ve kavafiye (ayakkabı) işlerine yönelen talebi karşılamıştır.[2]



[2] Dericiliğin tarihi http://turkishleatherbrands.com/tr/heritage.php



Türk tarihinin en parlak uygarlık döneminin başlangıcı olan ve daha sonraki asırların Türk çağları olmasını hazırlayan Anadolu Selçuk devleti döneminde ahilik teşkilatı ilk defa dericiler arasında kurulmuş ve daha sonra diğer meslek dallarını da içerisine almıştır. Anadolu Türklerinin büyük esnafı Ahi Evran bu kurumu geliştirmiş ve diğer esnaf kuruluşları ile birlikte Anadolu’nun her tarafına yaymıştır. At üstünde üç kıtada at koşturan ve Türk medeniyetini uzak coğrafyalara taşıyan akıncı Türkler deri yapımı malzemeler kullanıyorlardı. Selçuklulardan sonra kurulan Osmanlı devleti döneminde ise dericilik mesleği daha da gelişti. Kuruluş döneminin ünlü seyyahlarından faslı İbni Batuta baştanbaşa gezdiği Anadolu’daki dericilik mesleğinin ahiler teşkilatı mensupları tarafından yapıldığını ünlü seyahatnamesinde yazmıştır. Osmanlı devletinin kurucusu Gazi Osman beyin  kayınpederi Şeyh Edebali’de debbağ yani derici idi. Türklerin dericilikteki ustalığı, Osmanlı İmparatorluğu zamanında hızla gelişmiş ve büyük ilerleme göstermiştir. Dericiliğe büyük önem veren Fatih Sultan Mehmet, fethettiği İstanbul’a 33 salhane, 360 tabakhane yaptırmış ve esnafın büyük bir kısmını buralarda çalışmaya yönlendirmiştir.. Fatih Sultan Mehmet yayınladığı fermanlarla tabakhanelerdeki işleyiş, deri temini, tabakhanelerin yerleri ve deri işleme teknikleri gibi konuları belirli kurallara bağlamıştır. İstanbul ana merkez olmasına rağmen dericilik mesleği tüm Anadolu’ya yayılmış ve imparatorluğun değişik bölgelerinde tabakhane mahallesi, tabakhane sokağı, tabakhane deresi, debbağlar çarşısı, tabaklar hamamı, vs değişik bölgeler ortaya çıkmıştır. Osmanlı döneminde deri tabaklamak için kullanılan malzemeler Trabzon balık yağı, dikra gazi, kireç, çam kabuğu, palamut ve fuma idi. Tarihi kaynaklarda debbağların zaman zaman yeterli palamut temin edememekten doğan sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Bu nedenle imparatorluk dışına palamut satışı 1573 ve 1610 tarihlerinde iki kez yasaklanmıştır. Bu yasaklar Osmanlı debbağlarını korumak için alınmıştı. Mora yarımadasından önemli miktarda palamut getiriliyor ve tabakhanelerde kullanılıyordu. Bitkisel maddelerle tabaklanan deriler dışında o dönemde şapla tabaklanan önemli miktarda deri vardı. Ege kıyılarındaki kentlerde tabaklama işlemi çok gelişmişti ancak derilerin tabaklama işlemi sırasında çıkan kokuların bu mahallelerde yaşamı olumsuz etkilemesi sonucu  kentlerinde büyümelerinin etkisiyle sürekli yerleri değişiyordu. Örneğin Kuşadası Akyarlar bölgesinde 1968 kadar bulunan deri işleme atölyeleri bu nedenle Kirazlı yolu üzerine taşınmışlardı.



Kuşadası’nda Dericilik ve Tabakhaneler

 

Kuşadası’nda 1890 yıllarda 22 adet tabakhane mevcuttu. Bu tabakhaneler önceleri kendi isimleri ile anılan Tabakhaneler Sokağı üzerinde bulunuyor, deriler genellikle deniz kenarında doğal tuzlu deniz suyu ile yıkanıyordu. Girit ve Balkanların kaybından sonra çok sayıda Türk debbağ Anadolu’ya göç etti ve bunlardan bir kısmı Kuşadası’na yerleşti ve mesleklerine burada devam etti. İstiklal savaşından sonra 1922 de Kuşadası Rum tabakları ilçeyi terk etti ve yerlerini Türkler doldurdu. 1926 nüfus sayımında 8, 1929 yılında ise 9 adet tabak faaliyette idi. 1933  sayımında ise Kuşadası’nda 4, Selçuk ta ise 1 tabakhane vardır ve yılda 2000-4000 adet ham deri işleniyordu ve bunların çoğu yurt dışına ihraç ediliyordu. 1940-1950 li yıllarda ise gelişen nüfus ve ekonomik hareketlere paralel olarak 25 deri işleme atölyesinde 125 kişi  istihdam edilmekteydi. 1937 yılında kentin gelişmesine ayak uyduran tabakhaneler Akıncılar caddesinden (bugünkü İnönü bulvarı ) Akyarlar mevkine taşındı ve buradan da 1968 yılında Kuşadası belediyesi kararı ile Kirazlı yolu üzerindeki Eşek cehennemi mevkiine, Kuşadası mezbahanesi’nin yanına taşındı ve son tabak Tuğrul Kutucu ’nun mesleği bırakması ile Kuşadası debbağlığı sona erdi.[3]



[3] Ali Ergül,  Kuşadasında tabakçılık ve debbağlık, KUYETA dergisi Şubat 2010 sayısı


 

Kuşadası’ndaki debbağlar  ve isimleri

 

a)      1937 yılına kadar Türkmen Mah. Akıncılar caddesindeki debbağlar

Ali ve Şakir Can (gega kardeşler ), Mustafa Egel (Atropaki), Pir Ali Er subaşı, Mustafa Öz yağcı, Abdullah Öz yağcı, Müslüm Öz yağcı, Ali ve Fevzi Uygun (İstanköylüler ), Ahmet Hulusi Efendi (Molla Yusufoğluları )

 

b)      1937-1968 yılları arasında Akyar mevkiindeki debbağlar

Ali ve Şakir Can (Gega kardeşler ), Mustafa Egel (Atropaki),Ahmet Temiz, Hüseyin Akten, Mustafa Gürbüz (Alman Mustafa ), Müslüm Öz yağcı, Ali ve Fevzi Uygun kardeşler (İstanköylüler ),Azim Tabak, Mehmet Konuk, Nuri ve Tuğrul Kutucu, Orhan Arın, Esat Çalışkan, Ali Mavro.

 

Kara Tabaklık

Herhangi bir amaçla öldürülen hayvanın yüzülen derisi canlı bir organizmadır. Kısa zaman içerisinde işlenmezse bozulur, kokar, sertleşir ve atılacak hale gelir. İnsanoğlu bunu önlemek için yüzyıllar boyunca çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Ham deriyi kullanılabilir hale getirmek için uygulanan işlemlerin tümüne tabaklama (sepileme), bu işi yapana da tabak ustası, debbağ (sepici), karatabak denmektedir. Tabaklık, derinin kurumadan ve bozulmadan  deriyi işleme terbiye etme zanaatının, sepiciliğin bir diğer adıdır. İşlenen deriler giyim kuşam eşyaları başta olmak üzere pek çok yerde ürün olarak karşımıza çıkmaktadır. Deri işlemenin, tabaklamanın yapıldığı yerlere de tabakhane ya da debbağ hane denmektedir. Herhangi bir güç, pervane, kimyasal kullanmadan deri işleyen tabaklara karatabak denir. Bir postun gelip işlenmiş deri olarak çıkması 5-6 ay sürerdi. Karatabaklıktan makinelere geçilince deri işleme süresi düşmüştür. 1960’lı yıllarda Kuşadası’nda 2-3 tabak makineye geçmiş, böylece karatabak işi 1960’larda son bulmuştur.  Son karatabaklığın yapıldığı bu alanda, yok olan ve çok da bilinmeyen bir meslek grubunu yeniden canlandırmak mümkün olmasa da, bu zanaatın icra edildiği yapılar aracılığıyla geleneksel deri üretimini tekrar hatırlamak ve hatırlatmak mümkün olmaktadır.



Kuşadası Vaketası

Deri tabaklama işlemi ve karatabaklık, yöreden yöreye bazı farklılıklar göstermektedir. Kuşadası’nda şu anda restorasyonu tamamlanmış olan binalarda 1937-1968 yılları arasında çalışan tabaklar büyükbaş hayvan derisi işler ve ağırlıklı olarak vaketa üretirlerdi.

Vaketa, postal, hayvan koşumları, kütüklük ve saraciyede kullanılan  bir deri çeşididir. Vaketa deri, orta ve hafif ağırlıkta ham sığır derilerinin bitkisel tanenler ile tabaklanmasından  sonra, yağlanmak ve sırça (cilt) tarafı perdahlanmak suretiyle elde edilen, doğal renkli veya boyanmış, kösele deriye göre daha yumuşak tutumlu deri iptir. Sığır derisinden, özellikle de inek derisinden imal edilir. Bu bölgede üretilen vaketalar ülke içinde hatta yurtdışında bile kalitesi açısından bir üne kavuşmuştu. Bodrum’un ünlü sandaletlerinin vaketaları burada üretilirdi.

 

 

 

 

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam258
Toplam Ziyaret349623
Köşe Yazıları
Hava Durumu