• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Site Menüsü
Site Haritası

Tarihte Kuşadası Konsoloslukları



TARİHTE  KUŞADASI KONSOLOSLUKLARI





 (Resim : Stüdyo AC Arşivinden alıntıdır.)




 *Erhan YILMAZ-**Mahmut ÖKÇESİZ

 

                        Kuşadası ; bilinenin aksine , Osmanlı döneminde çok zengin bir tarihi geçmişe ve canlı ticaret hayatına sahip önemli liman kentlerinden biridir.  Anadolu Selçuklular döneminden itibaren Türk akınlarının arttığı batı Anadolu bölgesi 13. Yy sonlarında Türklerin yerleşmeye başladığı bir bölgedir. Germiyan oğulları ve Aydınoğulları beyliği burayı ele geçirmeye çalışan ilk Türk beylikleridir. 1308 de kurulan Aydınoğulları beyliği ise 90 yıla yakın bir süre Aydın ve çevresinde hüküm süren bir beyliktir. Aydınoğlu Gazi Umur bey zamanında Kuşadası ve çevresi Türklerin egemenliğine geçmiş ve Ayasuluk (Selçuk) limandan sonra Pygale iskelesi Cenevizlilerle yapılan ticarette kullanılmıştır. 1390 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı egemenliğine giren, Emir Timur tarafından yaratılan Fetret döneminde Aydınoğulları  beyliğine geri verilen bu bölge 1413 tarihinde tekrar Osmanlı Egemenliğine girmişti. 1534 yılında ise Kuşadası ve civarı yeni oluşturulan “ Cezayir-i Bahri-Sefid ( Akdeniz adaları ) “ eyaletine bağlanmış[1] ve bu eyaletin yönetimi ise Barbaros Hayreddin Paşa’ya verilmiş ve ondan sonra gelen her kaptan-ı derya bu eyaletini yönetmişti.

                  Kuşadası’nın talihi 1613-1618 yılları arasında değişti ve iskana açıldı. Türk kökenli vezir Öküz Mehmet Paşa kaptan-ı derya oldu. Devrin padişahı 1. Ahmet bir fermanla Öküz Mehmet Paşa’ya Balat’ı, Kuşadası’nı ve Ayasuluk’u  (Selçuk )  bu iskelelerden elde edilen vergiler de dahil vermiş, bu bölgeyi  iskâna açmasını ve mamur etmesini istemişti. Şehri iskâna açma izni alan Öküz Mehmet Paşa,  önce kale içi cami ve hamamını inşa ettirdi, cerrah Mehmet Paşa tarafından yaptırılan hanı genişletti ve bugünkü kervansaray ortaya çıktı. Osmanlı iskan siyasetinin ana prensibi olan şehirleşme “ külliye “ yapımı ile ortaya çıkardı. Mehmet Paşa’da bu prensibi uygulayarak darüşşifa, imaret, sibyan mektebi, medrese, arasta, dükkânlar, depolar, kule ve diğer külliye binaları yaptırdı. Bu binaların tümü gelirleri ile birlikte daha sonra vakfa dönüştürülmüştür ki, Öküz Mehmed Paşa Evkafı olarak isimlendirilen bu vakıf sayesinde bugünkü Kuşadası şehri ortaya çıkmıştır.

                    17.yy ilk yarısının önemli Türk devlet adamlarından biri olan Öküz Mehmet Paşa’nın ana amacı Kuşadası merkez üs olmak şartıyla İstanbul-İskenderiye Deniz Hac ve Ticaret Yolunu açmak ve Akdeniz’deki Venedik ticaret hâkimiyetine son vermekti. On yedinci yüzyılda İstanbul ile Mısır arasında işleyen deniz hac yolu, bu bölgeye (Kuşadası) stratejik ve ticari bir önem kazandırmıştır. Zira bu bölge Mekke ve Medine’ye hacı adayı götüren hac gemilerinin mola verdikleri, bu yüzden de Hristiyan korsanların baskın yaptıkları bir bölge haline gelmiştir. Bu bölgenin, Öküz Mehmed Paşa’ya temlik edilmesinin asli nedeni de[2], hacca gelip-giden Müslümanların bu bölgede güvenliklerinin sağlanmasıdır. Kuşadası’nı iskana açan Öküz Mehmet Paşa, Kuşadası kalesini savunmak  için  Kütahya Yörüklerini getirtmiş ve bir süre sonra  Çingeneler ile bazı Kürt cemaatleri de aynı amaç için burada iskan edilmişlerdir.

                    Kuşadası Öküz Mehmet Paşa vakfının can damarı Öküz Mehmet Paşa tarafından yaptırılan kervansaraydır. Öküz Mehmed Paşa kervansarayı , Kuşadası ticaretinin merkeziydi. Paşanın 1618 yılında genişlettiği ve bugün onun adıyla anılan kervansaray Kuşadası’nın en merkezi yerindedir. İki önemli menzil yolunun son bulduğu ki, bu yollar, biri Aydın-Tire’den Selçuk (Ayasuluk)’a varan, diğeri İzmir’den Selçuk’a ulaşan yoldur, Kuşadası’nda birleşerek hem Batı’ya açılan bir kapıyı hem de önemli bir deniz üssünü meydana getirmekteydi. Kuşadası limanı 17. yy başlarında Avrupa gemilerinin büyük miktarda pamuk yükledikleri bir limandır. Bir ara Fransızlar gemilerini İzmir’de değil Kuşadası’nda boşaltarak mallarını karayolu ile İzmir’e getirmeyi yeğlerler. Çünkü Fransa konsolos yardımcısı Kuşadası’nın yerel yöneticileri ile anlaşmayı başarmış, gümrük vergi oranlarını düşürtmüştü.

                      1671 yılında Kuşadası’nı ziyaret eden ünlü Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi’de kentimizdeki ticari hayatın canlılığını görmüş ve Kuşadası’ndan övgü ile bahsetmiştir. Seyahatnamesinde kervansarayımızın gayet canlı bir han olduğunu, kale gibi korunaklı bir yapısı bulunduğunu, gümrük teşkilatının gayet düzenli çalıştığını,  limanımızın ise 500 kadırga kapasiteli büyük bir liman işletmesi olarak işlev gördüğünü  ve  her yıl yüzbinlerce kuşun  burada kışı geçirdiğinden bahseder. Şehrin kuruluşundan sadece 53 yıl gibi kısa bir süre geçmiş ve Kuşadası 17. yy sonlarında Akdeniz’de önemli bir ticaret ve ihraç limanı olma özelliğine kavuşmuştu. 1702 yılında Kuşadası’nı ziyaret eden Fransız seyyahı Tournefort ‘da Kuşadası’nın önemli bir deniz ticaret limanı olduğundan bahsederek  Kuşadası’nın seyyah gözüyle bir resmini çizmiştir.

                      Hicri 1135 /Miladi 1723 tarihli Kuşadası Gümrük Defteri kayıtlarına[3] göre Kuşadası önemli bir gümrük merkezidir. Bu liman ayni zamanda Osmanlı devletinin dışarı satılmasına yani ihraç edilmesine yasak koyduğu bazı malların el altından satıldığı, dönemin ünlü idarecilerinin ve hanedan mensuplarının da yer aldığı bir grup  tarafından da bu ticaretin teşvik edildiği bir vakıadır. Bu durumun ana sebebi devletin bu malları düşük fiyatla alması, bilhassa yabancı tüccarların devletin verdiği fiyatın en az 3-4 katı fiyatla ve peşin parayla bu malları  almasıdır. (buğday, üzüm, pamuk, deri,  zeytinyağı, incir, sisam, vs.).  Kuşadası limanının cazibe merkezi ve kentin ticari hayatının çok canlı olması gibi özellikleri ne yazık ki 18. yy ikinci yarsından itibaren kaybedilmeye başlandı. Kuşadası’nın kurulmasından itibaren var olan İzmir-Kuşadası  liman rekabeti sonucunda İzmir;  Batı Anadolu’da hızla büyümeye başladı.  Sakız adasındaki yabancı konsolosluklar  İzmir’e taşındı,  1838  Balta Limanı  Osmanlı-İngiliz Ticaret Antlaşması bu durumu tetikledi ve son darbeyi ise 1856 yılında yapımına başlanan İzmir-Aydın Demiryolu vurdu.

                 Osmanlı devleti 18. yy kadar Venedik, Ceneviz, Fransa ve İngiltere devletleri ile ticaret yapmaktaydı. Osmanlı-Avrupa ticaretinde 17.yüzyıl boyunca İngilizler hakim oldu. Osmanlı ülkelerinden genellikle ham ipek, tiftik, pamuk ve meyan kökü gibi ham maddeler alıp, yünlü kumaşlar ve madeni eşyalar gibi mamul maddeler satan Levant Company tüccarlarının büyük karları İngiltere’deki  önemli sermaye birikimine neden olmuşlardır. Fransızlar ise, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’yla olan ticaretinde 18.yüzyılda etkili oldu. Avrupa Devletleri’ne tanınan ticaret kolaylıklarındaki denge 18.yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı aleyhine bozulmuştu.[4] Söz konusu dönemde Avrupa’da kol gücü yerine buhar gücünün geçmeye başlamasıyla üretimde büyük artış sağlanmıştı. Bunun doğal sonucu olarak Osmanlı pazarını elde etmek için Fransa, İngiltere ve Rusya gibi devletler kıyasıya bir yarışın içine girmişlerdi.

                    1774 Rusya ile  Küçük Kaynarca ve 1838 İngiltere ile Balta Limanı antlaşmaları Osmanlı ekonomisine ağır darbeler vurdu. Rusların baskısından bunalan Osmanlı devleti 1838 de Balta Limanı antlaşması ile İngilizlere büyük imtiyazlar sağladı. Kapitülasyonların önemli bir aşaması olan 1838 Türk-İngiliz Ticaret Sözleşmesi, Osmanlı Devleti’nin maliyesinin çıkmaza girmesinin ve Osmanlılarda var olan ticaret ortamının radikal bir şekilde değişmesinin en temel etmenidir. Buna ilaveten 1861 de Fransa, İtalya, İngiltere ve Belçika ve 1862 yılında Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, İsveç, İspanya, Danimarka, Prusya, Hollanda ve Avusturya; 1866 yılında Meksika, 1868[5] yılında Portekiz devletleri de yapılan anlaşmalarla Osmanlı ülkelerinden her türlü mal kaydı bildirmek şartıyla yerli tüccar statüsüne alınıyor, gümrük vergisi % 12 den, % 8 indiriliyor ve her yıl %1  bu vergiyi indirmek suretiyle 7 yıl içerisinde gümrük vergisi % 1 indirilmesi garanti ediliyordu. Bu anlaşmalarla Osmanlı ekonomisi tam bir çıkmaza girecek ve açık pazar haline gelecekti. Bu anlaşmalar ayni zamanda bu devletlere Osmanlı ülkesinde gerekli gördükleri liman ve şehirlerde ticari çıkarlarını korumak amacıyla konsolosluk açma ve konsolos tayin eme yetkisini de vermekteydi.

                        1850 yılından itibaren Batı Anadolu’da bilhassa, İzmir, Aydın, Kuşadası ve Söke dolaylarında Osmanlı tebaasından Ermeni, Rum ve Yahudi tüccarlar , İngiliz sermayesi ile ortaklıklar yapmaya ve büyük  tarım çiftlikleri kurmaya başladılar. Boş topraklar pamuk üretimine açıldı, Afrika’dan zorla kaçırılıp getirilen  siyahi köleler bu işletmelerde çalıştırıldı. Bingazi limanından gemilerle İzmir  ve Kuşadası limanlarına siyahi köleler taşındı ve bu limanlardan iç bölgelerdeki pamuk işletmelerine sevk edildi.. 1856 yılında kurulan ve 1866 yılında tam hizmete açılan İzmir-Aydın Demiryolu hattı ise sadece üretilen pamuğu değil, üzüm, incir, deri, zımpara madeni, meyan kökü başta olmak üzere tarım ürünleri ve madenleri İzmir limanına taşıyor ve buradan Avrupa’ya ihraç ediliyordu.

                     Sadece gayr-i Müslüm Osmanlı tebaası değil, İngiliz tüccarlarda 1868 yılında çıkarılan arazi kanunnamesi ile büyük topraklar satın almaya başladılar. Diğer ülkelerin tüccarları da toprak satın almaya başlamıştı. Örneğin, İsveç onursal konsolosu ve bir Hollanda şirketinin sahibi olan Charles Van Lennep, Aydın yakınlarında[6] büyükçe bir çiftlik satın almıştı.  1868 Arazi Kanunnamesinden sonra İzmir Aydın ili arasındaki ekilebilir arazinin pek çoğu 41 İngiliz tüccarının malı olmuştu. 1857 ve 1892 yılları arası İngilizlerin Aydın ve çevresinde satın aldıkları topraklardan küçük bir döküm yapacak olursak;   örneğin A. Clark  Kuşadası’ndan 72.000 dönüm, G. Meredith  Aydın’dan 12.000 dönüm, Asia Minor Cotton Company Nazilli’den 36.800 dönüm, J. Aldrich Aydın’dan 6.000 dönüm, C. Gregoriades Ayasuluğ’dan 5.160 dönüm toprak satın almıştı.[7]

              19. yy sonlarına doğru  Selçuk, Kuşadası, Söke, Aydın ve Nazilli bölgeleri yabancı sermaye tarafından tamamen talan edilmiş ve Osmanlı devleti açık bir pazar haline gelmiş, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere büyük devletler sanayileri için gerekli olan hammadde ihtiyaçlarını ucuz bir şekilde Osmanlı ülkesinin en verimli toprakları olan Batı Anadolu bölgesinden karşılamışlardır. Bu devletler ticari ve ekonomik çıkarlarını korumak amacıyla başta İzmir ve Kuşadası olmak üzere liman kentlerinde ve önemli yerlerde konsolosluklar açmaya başlamışlardı. Osmanlı önceleri bazı ülkelere konsolosluk vermeye yanaşmadı. Avrupa devletleri bu durumu İzmir ve Kuşadası’nda bulunan  Yunan konsoloslukları ile aşmaya çalıştı. Gerekli ortamı buldukları anlarda ise kendi konsolosluklarını tayin etmeye başladılar.

            Kuşadası’nda 19. yy ikinci yarısından itibaren yabancı konsolosluklar açılmaya başlandı. Yüzyılın sonlarına doğru Kuşadası’nda Avrupa devletlerinin  ticari çıkarlarını korumak için açtığı konsolosluk sayısı 16 ‘ya kadar yükselmişti.  İzmir limanındaki yoğunluk  ve resmi gümrük tarifelerinden kaçınmak isteyen bazı tüccar gemileri gizlice Kuşadası iskelesinden bilhassa geceleri hızlı ve küçük teknelerle malları açıktaki gemilere naklediyorlardı. Kuşadası limanının zaten 17. yy sonlarından gelen bir “ kaçakçılık limanı “ olan ünü vardı. Elbette bu durumdan der-saadetin (İstanbul’un) haberi vardı ve kaçakçılığa göz yummaktaydılar.

                   Kuşadası’nda açılan yabancılara ait konsoloslukların sayısının da 16 olduğu bilinmektedir. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı  Arşivlerinde bu konuda yapılan yazışmaların yer aldığı çok sayıda Osmanlıca belge vardır. Kuşadası Ekonomi Tarihi ne yazık ki sadece Cumhuriyet sonrasını kapsadığı ve Osmanlı’nın son dönemi ve en uzun asrı olan 19. yy Kuşadası bölümü  henüz geniş çaplı bir akademik çalışma yapılmadığı için bilinmemektedir. Kuşadası gibi önemli bir tarihi geçmişi olan ve limanı-kervansarayı sayesinde 300 yıla yakın Batı Anadolu’da ticarete yön veren bir kentte elbette çok sayıda yabancı konsolosluk binalarının olması doğaldır. Unutulmaması gereken bir konuda  Kuşadası’nın 1924 yılına kadar Ermeni, Rum, Yahudi ve Türk-İslam toplumlarının birlikte yaşadığı bir ticaret ve tarım kenti olmasıdır.

               Yaptığımız araştırmaların ilk sonuçlarına göre Kuşadası’nda bir zamanlar ; “ Fransa, İtalya, İngiltere ,  Belçika, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, İsveç, İspanya, Danimarka, Prusya, Hollanda , Avusturya, Yunanistan, Portekiz ve İspanya “  ülkelerinin konsoloslukları bulunuyordu. Kuşadası limanına gelen ve giden  gemilerle ithal ve ihraç edilen mallar bu ülkelerin konsoloslukları vasıtasıyla bir anlamda denetleniyor, bu ülkelerin vatandaşları olan tüccarların  ve şirketlerin hakları bu konsolos görevlileri tarafından korunuyordu. Bu konsoloslukların merkez ofisleri kervansaray civarındaydı ve ayrıca Kuşadası iskelesinde bu ülkelere ait antrepolarda vardı. Bu ofisler ve antrepolarda ülkeler tarafından tayin edilen konsolosluklardan başka, Osmanlı vatandaşı olan Ermeni ve Rum yeminli tercümanlar çalışmaktaydı. Kentteki Yahudi sarraflarda (tefeciler) Kuşadası Ticaret Borsasını yönetmekte ve banka şubeleri olarak görev yapmaktaydılar.

             Konuyu elimizde bulunan ve yeni transkripsiyonunu yaptığımız iki Osmanlıca belge tanıtımı ile noktalamak istiyoruz. Bunlardan ilki ; 15 Cemaziyel-evvel 1268 /7 Mart 1852 tarihli Fransa yeni Kuşadası Konsolos Vekili[8] Rohan D. Besse’ye  bir adet vekalet fermanı verilmesi hakkındadır. Bu belgeye göre ;  “ Kuşadası’nda Fransız konsolos vekili olan “ Kondo-Koluman” bu defa başka yerde görevlendirildiğinden yerine Fransız konsolos vekili atanmıştır. Gerekli açıklama Fransız elçiliği tarafından resmi yazışmayla bildirilmiştir. Bu konuda her türlü açıklama ve yardım talep edilmektedir. Bu durum 7 Mart 1852 tarihinde İzmir valisine emir olarak yazılmıştır. Ferman padişahımındır. “

               İkinci belgemiz ise ; 16 Safer 1291 /16 Nisan 1874 tarihli[9] olup Kuşadası limanına gelip-giden Danimarka bandıralı gemilerin kaptanlarının ve kentten mal alan Danimarkalı tüccarların sorunlarının çözülmesi amacıyla bir konsolos vekili atanması ile ilgili ahitname (anlaşma) iznidir. Belgenin içeriği şöyledir. “  Danimarka devleti tüccarlarının ve vatandaşlarının Kuşadası’na ticaret amacıyla gelenlerin  günlük hayatta karşılaştıkları sorunların çözümleri için bu defa Mihalopulo isimli kişi konsolos vekili olarak atanmıştır. Bu konuda yüce emir gereği ayrıcalık yapılarak bu konsolos vekilleri istedikleri iskele, liman ve adada  tercümanlarıyla birlikte özel görüşmeler yapabilecekleri gibi Danimarka devleti kendini, temsil edecek konsolos vekil ve tercümanların görevlerine son verebilir, yerlerine yenilerini atayabilir. Osmanlı ve Danimarka devletleri arasındaki anlaşmanın sekizinci maddesi gereği yukarıda belirlenen diplomatik uygulamalar yapılabilir. Bu konuda ve her halde emir ve ferman yüce makamınızındır. “

             Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Elimizde bu konuda 20 den fazla Osmanlıca belge vardır ve zaman içerisinde bunları çözeceğiz ancak Kuşadası Osmanlı Dönemi Ekonomi Tarihi adlı bir yüksek Lisans veya doktora tezi çalışmasının mutlaka yapılması gerekmektedir. Bu yapılacak akademik çalışma ayrıca kitap halinde yayınlanmalı ve Kuşadası’nın geçmişte ne kadar önemli bir ticaret limanına sahip bir kent olduğu açığa çıkarılmalıdır.


BOA A.DVN.DVE.0022.A.00040.001.001           

Tarih  :15 Cemaziyel-evvel 1268 /7 Mart 1852

Konu : Fransa yeni Kuşadası Konsolos Vekili Rohan d. Besse’ye  bir adet vekalet fermanı verilmesi hk.

 

Kuşadasında Fransız konsolos vekili olan Kondo Koluman bu defa aher mahelle memur olarak yedine Fransa konsolos vekili nasb ve tayin kılınmış olmağla hususat vakıasında teşkilat-ı mümküne ve muavenete-i lazimenin ifası hususu Fransa seferatı taraffından bi-takrir ifade ve iltimas olunmul olmağla merkumun ol tarafa vusulünde umuru musavvasına dair öuavık-ı usül ve Uhud vaki olacak ifadad da muavenet ve hakkında usulü meriyye-i riayetde ifası hususuna hamiyet buyrulur.

Fi 15 Cemaziyel-evvel sene 1268 tarihinde  İzmir valisine emir-name-i sami yazılmıştır Hazret-i ferman menlehül emrindir.

MEVAL-İ TAKRİR

Kuşadasında kaza-yı fehmiyesi tarafından  konsolos vekili olan Flauver bu defa aher mahalle memur olduğundan yedine kaza-yı benzer havaliden Ronald D. Busse konsolos vekili tayin kılınmış olduğundan bahisle ol babda vekalwt emr-i şerifi itası iltimasından ibaret olup vekil-i sabık muma-ileyhin memuriyetine mübeyyen tasdir buyrulan emir-name-i sami kaydı bil-irade-i der-kenar kılınmış olmağla ve bu suretde mahalli mezkure rüşd iden bazı müşarun-ileyhe ve tüccar olanların umur ve hususadı vakıa-yı ticaretlerini ruus-u icab üzere muma-ileyh Rolan de Bussenin konsolso vekili tayin kılındığınamübeyyen bir kıta emr-i ali itası manud olunduğu idükü muttali alilesi buyruldukta emr-i ferman hazret-i menlehül emrindir.

Fi 14 Şevval sene 1272 / 18 Haziran 1856

 

GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ

7 Mart 1852

Kuşadası’nda Fransız konsolos vekili olan “ Kondo-Koluman” bu defa başka yerde görevlendirildiğinden yerine Fransız konsolos vekili atanmıştır. Gerekli açıklama Fransız elçiliği tarafından gerekli resmi yazışmayla bildirilmiştir. Bu konuda her türlü açıklama ve yardım talep edilmektedir. Bu durum 7 Mart 1852 tarihinde İzmir valisine emir olarak yazılmıştır. Ferman padişahımındır.

Yazının içeriği ;

Kuşadası’nda Fransız konsolos vekili olan Flauver  başka yere atanmıştır.  Kordo-Koluman’ın yerine vekaleten gelen  Flauver bu defa başka yere görevlendirilmiştir.  Yerine Kuşadası’nda Ronald D. Busse konsolos vekili olarak görevlendirilmiştir. Kuşadası’nda bulunan  Fransız tüccarlarının her türlü konsolosluk  işlerinin çözümü için Ronald. D. Busse yetkili kılınmıştır.  Adı geçenin konsolos vekili olarak atanmasında her türlü emir ve ferman padişahımındır.







BOA.  İ. HR.00254.15119.001.001      

Tarih  : Fi 16 Safer 1291 /16 Nisan 1874

Konu : Kuşadası Danimarka Konsolos Vekili tayini hakkında Kuşadasında amed şud eden Daninamrka sefaini kapudanları ve tüccar adamlarının umuru-u hususlarını rüyet eylemek üzere bu def’a Mösyö Mihalupulo nam müste’in konsolos vekili nasb ve ta’yin olunmuş yedine emsali vech üzere ber-muceb-i ahidname-i hümayun iktiza eden konsolos vekaleti emri-celilül-kudret ısdar ve itasu-ına eylenmesi muma-ileyh istid’a ve takrir eder.

 

Fi 16 Safer sene 1291

 

                                                                                              Sefaret-i İsveç

                                                                                              Nur-u haberle

                                                                                              Devlet-i Aliyye

 

 Meal-i takrir Danimarka devleti tüccar ve te’basından  kuşadasıma amed şüd eyleyenlerin umur-u hususat vakı’a ticaretlerini üyet eylemek üzere bu def’a Mihalapulo konsolos vekili tayin kılınmış olduğundan ol-bab da emr-i aliitası iltimasından ibaret olub muhabere-i mahsussanın her hangı iskele ve liman ve adalarında dost olan düvel tarafından konsolos vekilleri ve tercümanlarıte’ bulunduğu bil-cümle mahallerde Damimarka sefirlerini  dahi konsolos ve konsolos vekilleri ve tercümanları tayin ve dilediklerini ref’ ve yerlerine aher kimesneleri nasb eyleyeler deyu saltanat-ı seniyye ile devlet-i müşarün-ileyh beyninde mümakid ahidname-i hümayun sekizinci maddesinde münderiç olunmuş olmağla bu suretle muma-ileyh teba-yı davlet-i aliyyeden olmadığı halde mahall-i mezkure amed şüd eden  devlet-i müşarün-ileyh tüccar ve te’basının ve cumhur-u hususat vakı’a ticaretlerini rüyet eylemek üzere vekaletini muntazammın emsali misüllü emr-i ali itası hususunda keyfiyet olan emirde tarafül-şeref hazret-i tecid eden istizan buyrulması usul-ü mer’iyyesi icabından  İdüğü muhit-amm-ı aliyyeleri buyruldukda emr-ü ferman hazret-i menlehül-emrindir.

 

Fi 26 Safer sene 1291                                                           Mukabele olundu

 

GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ

 Kuşadası’na gelip giden  Danimarka gemileri kaptanları ve tüccarlarının gerek ticaretten kaynaklı gerekse günlük hayatta karşılaşılabilecekleri sorunların çözümü için  bu defa konsolos vekili olarak Mösyö Mhalopulo  atanmış olup tarafına imzalı bir ahidname verilmiştir. Bu belge konsolosluk vekaletini iöermektedir. Bu yazıda adı geçenin Danimarka konsolos vekili olduğunu yazmaktadır.

 16 Nisan 1874






 

 


*Kuşadası İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü-**Yerel Tarih Araştırmacısı

[1] Dr. Ayhan Afşin Ünal, 16.ve 17.yy da  Cezayir-i Bahri Sefid (Akdeniz-Ege Adaları ) Ya Da  Kaptan Paşa Eyaleti , Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 12 Yıl : 2002  s 252

[2] Prof. Dr. Mehmet Akif Erdoğru, Kuşadası’nın Kurulmasında ve Gelişmesinde Öküz Mehmet Paşa Vakfının Rolü, Çakabey’den Günümüze Kuşadası ve Çevresinde Türk Tarihi, Adnan Menderes Üniversitesi Yayınları     No 61, Aydın 2018, s 28

[3] Cahit Telci, 1135 Hicri Tarihli Kuşadası Gümrük Defteri, Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, 1997, cilt 12 Say 1, s 135-154

[4] Cihan Özgün, Tanzimat’tan Cumhuriyete Aydın İlinde Değişim, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk  İlkeleri ve İnkilap Tarihi  Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2006, s 18

[5] Cihan Duru- Kemal Turan- Abdurrahman Öngeoğlu, Atatürk Dönemi Maliye Politikası, 1. Kitap, TİSA yay., Ankara, 1982, s. 100.

[6] Orhan Kurmuş, Emperyalizmin Türkiye’ye Girişi, Savaş yay., Ankara, 1982, s. 79

[7] Cihan Özgün, Tanzimat’tan Cumhuriyete Aydın İlinde Değişim, s 13

[8] BOA. A.DVN.DVE.0022.A.00040.001.001 15 Cemaziyel-evvel 1268

[9] BOA.  İ. HR.00254.15119.001.001  16 Safer 1291

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam72
Toplam Ziyaret361575
Köşe Yazıları
Hava Durumu