• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Site Menüsü
Site Haritası

Maraş Valisi Kalender Paşa


KUŞADASI’NDAN BİR KALENDER PAŞA GEÇTİ

 
                       
Büyük mutasavvıflardan Mevlana Celaleddin ; “ Bir göz açınca doğdun diyorlar, bir göz kapatınca öldün diyorlar. Aradaki süreye de ömür diyorlar. “ der. İnsanoğlu nerede doğduğunu bilemediği ve seçemediği gibi, nerede ve ne zaman ecelinin geleceğini de bilemez. Bizde Maraş’tan-Kuşadası’na uzanan çileli bir ömrün sahibi olan “ Maraş Valisi Kalender Paşa “ yı ve onun bıraktığı derin izlerle şekillenen Kuşadası’nın kadim ve namlı bir mahallesinin hikayesini anlatacağız.
                      
Kuşadası’nda, kurulduğu günden günümüze kadar tarihi evleriyle birlikte insan zenginliği ile dikkat çeken, eski Osmanlı mahalle dokusunu koruyarak geleneklerini yaşatma gayretinde olan “  İki oklu “ mahallesi vardır. Kuşadası kentinin geçmişine ait izleri görmek ve o havayı teneffüs etmek isterseniz mutlaka iki oklu yokuşunu çıkıp, köşe kahvede mola verip bir bardak çay içmeli ve kahve yarenleri ile sohbet etmelisiniz.  Bu kadim mahallemizin çok değişik isimleri vardır. Osmanlı eski Maraş valisi Kalender Paşa ve adamları 19.yy ilk çeyreğinde burada kısa bir süre yaşadığından dolayı  “ Maraş mahallesi “,  ve bir rivayete göre de  2000 civarında esmer tenli Rakka Türkmenleri valiyle beraber bu mahalleye yerleştiğinden dolayı da  “ Arap mahallesi “ adını almıştır. 
                       
Düşünün bir paşa, ta Maraş bölgesinden kalkıp Kuşadası’na iki bin adamıyla birlikte geliyor. Çok çalkantılı ve buhranlı bir dönemde bu yörede devlet adına idarecilik yapıyor.  Rum çeteleriyle mücadele ediyor, hastalıklarla pençeleşiyor ve hazin bir sonla burada can emanetini rabbine teslim ediyor. İlginç olan şu ki;  Kalender Paşa’nın hala Kuşadası halkının belleğinde yaşaması ve derin izler bırakmasıdır. Müsaadenizle konuyu anlatmaya başlayalım.
                    
Kalender Paşa; Maraş bölgesinin önemli aşiretlerinden olan “Bayezid oğulları “ aşireti lideri Hacı Abdullah beyin damadıdır. Aslen konar-göçer bir Türkmen aşireti olan Bayezid oğulları,  Yavuz Sultan Selim’e ve Osmanlı ordusuna 1514-16 İran-Safevi seferleri sırasında bölgeyi çok iyi bildiklerinden dolayı kılavuzluk etmişlerdi. Şah İsmail ile yapılan savaşlarda yararlılık göstermişler ve savaş sonrası da Maraş bölgesine “ Dulkadiroğluları beyliğine”  karşı savaşsın diye iskan edilmişlerdir. Yavuz Selim, aşiretin lideri İskender beye “ Çavuşbaşı “ payesi vermiş ve Osmanlı adına Maraş sancağı idaresini tevdi ona etmiştir. Kalabalık bir aşiret olan Beyazıtoğluları, sadece Maraş’ta değil, “ Kilis, Erzurum, Diyarbakır, Kırşehir ve Kayseri”  bölgesini de içine alan çok geniş bir alanda asırlarca yaşadılar.
                    
19. yüzyılda Osmanlı devleti çok zor durumdadır ve devletin başında II. Mahmut vardır. Osmanlı devletinin çöküşünü durdurmak ve yeni reformlarla çağdaş devletler seviyesine getirmek isteyen padişah gerekli tedbirleri almaya başlamış ve yeniçeri ocağını lağvetmenin çarelerini aramaktadır.  Ancak Osmanlı’nın başı bir türlü dertten kurtulmamış, dönemin güçlü devletleri olan Rusya, İngiltere,, Fransa ve Avusturya ‘nın başını çektiği batılı devletler “devlet-i aliye” yi yıkmaya ve topraklarını paylaşmaya karar vermişlerdi.  Sultan tecrübesiz, bürokrasi çekişme içinde, ordu yorgun ve başıboş, devşirme paşalar kaprisli ve Osmanlı azınlıkları ise bağımsız devlet olma sevdasındadırlar.
                       
Bir nebze nefes almak isteyen Osmanlı devleti; Avusturya ve Rusya ile uzun süren savaştan sonra barış anlaşması imzalamış ancak bir süre sonra Fransızların,  Mısır’ı işgal etmesiyle yeni bir sıkıntıya girmişti. Osmanlı, Fransızları[1]  kovmak için sefer düzenlemeye karar vermiş ve tüm eyalet valilerine yazılan fermanlarla orduya askerleriyle katılma emri verilmişti. “ Maraş valisi İsmail Paşa “  da Maraş bölgesindeki askerleri ile Akka’daki Osmanlı ordusuna katılmak üzere yola çıkmıştı. Fransızların başında daha sonra tüm Avrupa’yı kasıp kavuracak meşhur “Napolyon Bonapart “ vardı. Akka kalesi civarında şiddetli çarpışmalar başlamıştı. Savaş esnasında Maraş valisi İsmail Paşa, korkaklık ve sebatsızlığından dolayı komuta ettiği askerlerin iki defa mağlup olmasına sebep olmuş ve oldukça fazla şehit verilmişti.
                                   
Bu sefere Maraş bölgesinin güçlü aşiret beylerinden Bayezitoğulları adına “ Seyyit Kalender Bey” de askerleri ile katılmış ve kahramanca birliğinin başında çarpışmaktaydı. Kalender bey; cesareti ve kahramanlığı ile öne çıkmış ve dikkat çekmişti. Hiçbir rütbe talep etmeden sefer-i hümayun’a katılarak kahramanca savaşan Kalender Bey’in bu cesur tavrı dönemin sadrazamı Yusuf Paşa’nın gözünden kaçmadı.  Fransızlar 1801 yılında Mısır'ı terk etti. Kalender Bey,  1801 Temmuzunda[2] İstanbul’a padişah III. Selim’in huzuruna davet edilmiştir. Huzurda “ Mir-i miran rütbesi”  ile taltif edilerek yapılan törende paşalık hilati giydirilmiştir. Akka önlerinde gösterdiği yararlılıklardan sonra paşa rütbesini alan ve Maraş eyaletinin yönetimi kendisine verilen Kalender paşa, 1802-1820 tarihleri arasında bu bölgede söz sahibi olmuş ve iyi idaresi ile büyük takdir toplamıştır.
                                   
Paşamız; yirmi yıla yakın Osmanlı’da önemli görevler üstlenmiştir.  1804 yılında Sırplara ve daha sonra Ruslara karşı Balkanlarda kendi birlikleriyle orduya katılarak savaştı. Kalender Paşa’nın bölgede iyi bir yönetim sergilemesi onu 1806 senesinde “ Trablusşam valiliği ve hac yolunun güvenliğinden sorumlu Cerde Başbuğluğu[3]  ile görevlendirilmesine neden olmuştur. Osmanlı-Rus savaşına birlikleriyle katılan Kalender Paşa 1812 senesinde Ruslara esir düştü. Bükreş Antlaşmasıyla serbest kalan Kalender Paşa , Maraş’a dönmüş ve kaldığı yerden yoluna devam etmiştir.
                        
Kalender Paşa’nın bu yükselişi bab-alinin gözünden kaçmamış, bölgede şöhreti artmış ve sadaretçe de sürekli taltif edilmiştir. Ancak Kalender beyin talihi 1813 yılında Halep valiliğine atanan “ Celaleddin Paşa “ nın bölgeye varmasıyla dönecektir. Halep valisi Celaleddin Paşa ile Kalender Paşa’nın rekabeti çok eskilere dayanır. Kalender Paşa’nın Maraş Eyaleti valisi olmasını çekemeyen “ Dulkadirli ailesinden İbrahim Bey”  bölgede tutunamayarak Sivas valisi Celaleddin Paşa’ya sığınmıştı[4]. İki Osmanlı Paşasının bitmeyen rekabeti, Adana-Hatay-Maraş üçgeninde eşkıyalık faaliyetlerinin bir türlü önlenememesi, Hac güzergâhının sağlıklı işlememesi ve huzurun bir türlü tesis edilememesi üzerine İstanbul hükümeti harekete geçti.  Fatura Kalender beye çıktı ve 1819 yılında “ Ankara’ya sürgün”  edildi.
                       
Ankara’ya maiyeti ve yakın adamları ile sürgün edilen Kalender paşa; durumu gururuna yedirememiş ve aşiretinin de baskısıyla Maraş eyaletini karıştırmış, Ankara’da rahat durmamıştı. Şikâyetler artınca Babı-ali onu daha uzak bir yer olan” Rodos adasına “ sürdü. Yüksek rakımlı Maraş bölgesinden, nemli ve deniz seviyesindeki Rodos adasında paşa hastalandı ve hastalığı ilerlemeye başladı.  Paşa, altı ay kaldığı Rodos’tan hükümete başvurarak sürgün yerinin “ İzmir”  olarak değiştirilmesini talep etti ve hükümette kabul ederek İzmir uygun görüldü. 1821[5] tarihinde İzmir’de kendisine bir konak tahsis edildi ve bin kuruşta maaş bağlandı.
                   
Kalender paşanın sürgün yerinin İzmir olarak değiştirildiği dönemde “ Mora isyanı”  başlamış, Mora’da asırlardır yaşayan Türkler katliama tabi tutulmuşlar ve canlarını kurtarabilenler Anadolu’ya doğru göç etmeye başlamışlardı. Buna ilaveten Ege sahilleri de Rum eşkıya terörü altında inlemekteydi.  Kuşadası mütesellimi ve Sisam muhafızı “ İlyaszade İlyas Ahmet Ağa”  emrindeki kuvvetlerle bilhassa “ Çanlı bölgesini “ yağma eden, ürünleri yakan, insanları kaçıran Rum çeteleri ile uğraşıyordu. Kuşadası Rumları, Sisam ve Sakız adalarından gelen eşkıya ile işbirliği yapıyor, Osmanlı donanmasının Mora’ya hareketini fırsat bilen Rum deniz eşkıyaları “ Seferihisar-Balat”  arasında adeta cirit atıyorlardı. Birkaç kez mektupla durumu İstanbul’a bildiren İlyaszade Ahmet Ağa’nın asker talebi yerine getirilmemiş ve hatta Kuşadası bölgesinde toplanan ve Mora’ya gönderilmek istenen 15.000 asker Osmanlı donanmasının Sisam boğazına gelmemesi dolayısıyla dağılmıştı.
                            
Durum vahimdi ve bölgedeki Rumları durduracak bir tecrübeli paşaya ve savaş deneyimli askerlere ihtiyaç vardı. İlyaszade Ahmet ağa ile arası iyi olmayan “ Kuşadası Mubayacısı Mustafa Ağa “  İstanbul’a bir mektup[6] yolladı.  Sisam adası Muhafızı İlyaszade Ahmet Ağa’nın işini iyi yapamadığı, sahillerin muhafazası eğer İzmir’de ikamet eden Kalender Paşa’ya verilirse buraların daha da güvenli olacağını söyledi. Bu teklif uygun bulundu ve Kalender Paşa 27 Eylül 1821 tarihinde vezirlik rütbesi de iade edilerek “ Kuşadası muhafızı”  oldu. Ayrıca 6 Aralık 1821[7]’de masrafları için kendisine hazineden yüz elli bin kuruş bahşiş verilmesi kararlaştırıldı.
                     
İşte paşamızın Kuşadası muhafızlığı ve idareciliği bu tayinle başladı. Paşanın Kuşadası muhafızı olması elbette yirmi yıla yakın yönettiği Maraş eyaletinde sevinçle karşılandı. Bayezitoğulları aşiretinden toplanan önemli bir kuvvet ve Osmanlı devletinin gönderdiği askerler ki ; “ bir rivayete göre 4000 olduğu ileri sürülüyor” , paşanın emrine girdi.  Kalender bey gerekli tüm tedbirleri aldı, Rum eşkıyalarla savaştı ve bazılarının başlarını kestirerek İstanbul’a gönderdi. Bu sırada Girit adası da karışmıştı, Hanya muhafızı Lütfullah paşa yetersiz kuvvetlerle karışıklığı önleyememiş ve azledilmişti.  Kalender Paşa, Hanya muhafızlığına tayin edilmiş ancak pekte başarılı olamamıştı. Zira hastaydı ve hastalığı da çok ilerlemişti.
                  
Kalender Paşa; on dört aydır Kuşadası muhafızlığı yapmaktaydı ve artık son günlerini yaşıyordu. Nitekim bir süre sonra 21 Ocak 1822 tarihinde Kuşadası’nda vefat etti ve “ kentin yüksek bir tepesine “ defnedildi.  İki oklu mahallesinde haremi ve adamlarıyla birlikte yaşayan paşanın ölümü şok etkisi yaptı. Osmanlı devlet geleneğinde “ Mir-i miran “ rütbesi ile vezir olanlar öldüğünde tüm malları hazineye yani devlete teslim edilirdi. Bu asırlardır uygulanan bir devlet geleneğiydi. Yeniçeriler, paşalar, vezirler, beylerbeyleri, kaptan-ı deryalar ve sadrazamlar öldüklerinde mallarına el konulur ve hepsi hazineye irat olarak kaydedilirdi.  Mallarının tespiti yani Osmanlı dilinde “ muhallefatı veya tereke tespiti “ yapılması işi “ Mübaşir[8] Mehmet Ağa”  ya 21 Mayıs 1822 tarihinde emredildi. Bu işlemin yapılması da yaklaşık dört ay sürdü. Bu süre zarfında parasız kalan Kalender paşanın ailesi zor duruma düşmüştü.
                     
Kalender Paşa’nın yerine “ Mustafa Raşit Paşa “ Kuşadası muhafızı olarak atandı. Mustafa Raşit, sabık Kalender paşanın ailesinin zor durumunu gördü ancak maaşı ile kalabalık olan sabık paşanın ailesine bakması imkânsızdı. Durumu bir tezkire ile İstanbul’a iletti ve ne yapacağını. Muhallefat işlemi tamamlandıktan sonra İstanbul hükümeti 10.000 kuruş tahsisat çıkararak kalender paşanın hareminin ve isteyenlerin Maraş’a dönmelerine izin verdi. Böylece Kuşadası’nda derin izler bırakan, görev yaptığı süre zarfında kentin ileri gelenlerin, Kuşadası ahalisinin ve iki oklu mahalle sakinlerinin sevgi ve saygısını kazanan paşamızın hüzünlü hayatı takdir-i ilahinin yazgısı ile Kuşadası’nda sona erdi. Kalender Paşa’nın”  halkına karşı adaletli, fakir-fukarayı koruyan, zayıfları gözeten, sorunları sulh yolu ile çözmeye çalışan, dostlarına vefalı, teşkilatçı, eşkıyalara göz açtırmayan, cesur ve devletine sadık iyi bir devlet adamı”  olduğu Osmanlı kaynaklarınca teyit edilmektedir.
                        
 “ İki Oklu “ mahallesinin Kuşadası’nın en eski tarihi mahallesi olduğunu daha önce belirtmiş ve çeşitli adlara sahip olduğunu söylemiştik.  Bu mahalle; kentin kurulduğu tarihten günümüze değin değişik adlarla anılmıştır. 1671 de Kuşadası’na gelen ünlü seyyahımız Evliya Çelebi’nin “ medinenin-şehrin varoşu “ dediği mahalle, 17. yy daki ismi “ mahalle-i cami cedit “ ve  İbrahim camisinin orada olmasından “  cami-atik”, Kalender beyin muhafızlığı döneminin sona ermesinden 1950-60 lara kadar  , “ Maraş veya Arap “ ve son dönemlerde tekrar  alt kısmı “ Camiatik” , üst kısmı ise “ İki oklu “ olarak adlandırılmaktadır.
                         
Mahallemizin  “ Maraş veya Arap mahallesi “ diye anılmasının bir çok nedenleri vardır ; “ Maraş valisi Kalender Paşa ile birlikte haremi ve hizmetinde görevli kalabalık bir gurubun  Kuşadası’na gelmesi, paşanın görevi başında vefat etmesi, Kuşadası’nda yüksek bir tepe üzerinde defnedilmesi,[9] geride kalanların sıkıntılı günler geçirmesi, Maraş’a dönmek için İstanbul’dan istenen yardımın gecikmesi, Kalender paşanın Maraş’taki mallarına el konulması ve yerel rakipleri tarafından uygulanan kötü muameleden korkanlar ve günümüzde olduğu gibi gelenlerin Kuşadası’nı beğenip geri dönmemeler, Maraş mahallesini  oluşturmuş olabilir. İki oklu mahallesinin sınırları ise o zamanlar Kahramanlar caddesinin en ucuna doğru sağ taraftaki askerlik şubesinden başlayarak, bugünkü Tarım Kredi Kooperatifi boyunca kale kapısına varmadan sola dönüp, yukarı doğru yürüyünce İbrahim cami ve daha yukarısındaki bugünkü  iki oklu camisi ve kahvesinin olduğu geniş bir alanı kapsamaktaydı.
                    
İki oklu mahallesinin “ Maraş-Arap mahallesi “ diye adlandırılmasının diğer nedenlerini de şöyle sıralayabiliriz. “ Bugünkü Kahramanlar caddesinin sağ tarafındaki Tarım Kredi Kooperatifi Binasından başlayarak askerlik şubesini de içine alan alanda Maraş- Arap Mezarlığının olması, iki oklu mahallesindeki yemek kültürü (bolama, aşure, vb.) [10]izlerinin hala sürdürülmesi, mahallenin yaşlıları ile yapılan söyleşiler ile uzun yıllar burada oturanların kendilerini Türkmenlerden ayrıcalıklı görmeleri, karşılıklı evliliklerin kısıtlanması, paşa soyundan geliyoruz iddiaları “ dır.
                          
Kuşadası ‘nın Türk-Osmanlı tarihi, belgeleri ve kaynakları ile henüz tam anlamıyla yazılamadığı için her dönem hakkında değişik yorumlar, gayr-i ciddi iddialar ve safsatalar yapılmaktadır. Bu duruma Osmanlı arşiv belgelerinin ve diğer Osmanlıca kaynakların incelenmemesi de neden olmaktadır. Örneğin iki oklunun “ Maraş “ mahallesi olarak anılmasına vesile olan ve Kuşadası’nda derin izler bırakan “ Maraş valisi Kalender Paşa” nın mezar yeri neresidir? Bir grup “ Sakızlı Dede Türbesini “, diğer gurup ise “ Bayraklı Dede “ türbesini işaret etmektedir.  Yine Kalender Paşa’nın kentimize getirdiği adamlarının sayısı “ 2000 mi ? veya 4000 mi ? “ söylentimi ? Yoksa gerçeğin ta kendisi mi ?
                  
Bir diğer iddia ise ; “ İki Oklu ve Türkmen Mahallelerinin karşılaştırılması”  ve aralarında adeta husumet veya çekişme varmış gibi gösterilmesidir. Bu iddia da;  Maraş mahallesinde  “ Bektaşi, Rufai ve Ma’rifi “ tekkeleri olduğu söylenmektedir. Evet bugünkü iki oklu mahallesi kaynak sokakta “ Ali Ferdi Baba’nın 35 yıl postnişinlik yaptığı Ma’rifi dergahı “  vardı. Ancak Rufai ve Bektaşi tekkelerinin yerleri henüz bulunamadı ve kaynaklara da ulaşılmadı. “ Rufailik 8.yy, Bektaşilik “ ise 13. yy tarikatlarıdır. Türkmen Mahallesi ise şehrin en eski mahallesidir. Kuşadası 17.yy başında kurulduğunda sur içinde üç mahalle vardı.  

Kütahya Türkmenleri[11] Öküz Mehmet Paşa tarafından getirilip vergiden muaf olarak şehri korumaları  karşılığında kale içinde  iskân edildiler. 17. yy sonlarına doğru Türkmen sur dışına taştı, Türkmen deresi etrafında tabakhaneler açıldı, “ debbağlar  “ deri işlemeye başladılar. Tabakhanelerde çalışan ve lonca teşkilatına bağlı olan dericiler bu mahallede  “ Ahi Şatır Mustafa Tekkesini ve Vakfını “ kurdular. Bugünkü Türkmen Camisi işte bu vakfın yaptırdığı camidir ve aslı tekkedir.  Birisi,  Kütahya Türkmenleri, diğeri Rakka-Halep Türkmenleri olan iki grup niye çatışsınlar ve kız alıp-vermesinler ki. Asılsız bir şehir efsanesi.
                                
Günümüzde “ İki Oklu “ mahallesi Kuşadası’nın Osmanlı dokusuna sahip tek mahallesidir. Tarihi evleri, kahveleri, dar sokakları, camisi ve renkli kişiliklere sahip insan hazineleri ile “ korunması gereken bir kültür varlığıdır” .  Buradaki tarihi evlerden birkaç tanesi restore edilmiştir ancak bir-iki örnek dışında diğerleri aslına uygun işlev görmemektedir. “ Çalıkuşu, Ege Mutfakları, Türk kahvesi, Efe Suphi evleri ve vb. “ atıl vaziyettedir çünkü tamir edilip kurtarılmışlar fakat amaç dışında kullanılmaktadırlar. Mahalledeki evlerin büyük çoğunluğu da terk edilmiş ve viran haldedir. Hacı İbrahim Camisi haziresi ve etrafındaki evlerde en son vuku bulan yangından sonra harabe haline gelmişlerdir.
                               
Acaba “ Kalender Paşa “ kabrinden kalksa, etrafına baksa ve tekrar Kuşadası muhafızı olsa  “ benim adımı minnetle anıyorsunuz ama yaşadığım konağımın ve mahallemin hali nicedir ey ahali “ demez miydi?

--------------------------------------------------------------------------------------------
                  
                  
 Kaynakça
 
BOA. (11 Rebiülevvel 1237). C. DH 11904. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Devlet Arşivleri.
BOA. (26 Zilkade 1236). C.DH 5556-2. Cumhurbaşkanlığı Devlet Osmanlı Arşivleri.
BOA. C. DH. 82 4088 . (29 Şaban 1237). Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Devlet Arşivleri.
Can, A. (Mart 2014). Maraş Valisi Kalender Paşa'nın Kuşadası'nda Son Bulan Çileli Yaşam Öyküsü. KUYETA Kuşadası Yerel Tarih Dergisi, 17.
Erdoğru, M. A. (2018). Kuşadası'nın Kurulmasında ve Gelişmesinde Öküz Mehmet Paşa vakfının Rolü. Aydın : Adnan Menderes Üniversitesi.
Temiz, F. (2012). Maraş Beyi Beyazitoğlu Kalender Paşa ve Faaliyetleri Yüksek Lisans Tezi. Kahraman Maraş : Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Terzi, M. A. (2020, Mart 27). Maraş Tarihinde Bilinmeyenler. Mehmet Akif Terzi Blog: www.mehmetakifterzi.blogcu.com adresinden alınmıştır.


[1] Mehmet Akif Terzi, Maraş Tarihinde Bilinmeyenler,  Vezir Kalender Paşa, http://mehmetakifterzi.blogcu.com/maras-tarihinde-bilinmeyenler-vezir-kalender-pasa/8087806  erişim tarihi 27.03.2020

[2] Mehmet Akif Terzi, a., g., m.

[3] Fatih Temiz, Maraş Beyi Beyazıtoğlu Kalender Paşa ve Faaliyetleri, Kahraman  Maraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Kahraman Maraş 2012, s 1-4

[4] Fatih Temiz, Maraş Beyi Beyazıtoğlu Kalender Paşa ve Faaliyetleri,

[5] BOA. C.DH. 5556/2  26 Zilkade 1236 

[6] Fatih Temiz, Maraş Beyi Beyazıtoğlu Kalender Paşa ve Faaliyetleri, s 46-47

[7] BOA. C. DH 11904   11 Rebiulevvel 1237

[8] BOA. C.DH. 82 4088 29 Şaban 1237

[9] Ali Can, Maraş Valisi Kalender Paşa’nın Kuşadası’nda Son Bulan Çileli Yaşam Öyküsü, Kuyeta Yerel Tarih Dergisi, Mart 2014, s 17

[10] Ali Can, Maraş Valisi Kalender Paşa’nın Kuşadası’nda Son Bulan Çileli Yaşam Öyküsü, s 17

[11]M. Akif Erdoğru, ‘Kuşadası’nın Kurulması ve Gelişmesinde Öküz Mehmed Paşa Vakfının Rolü’, Çakabey’den Günümüze Kuşadası ve Çevresi Türklük ve Türk Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Aydın 2018, Adnan Menderes Üniversitesi yayınları s 29








 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam471
Toplam Ziyaret353945
Köşe Yazıları
Hava Durumu