Dünya o kadar hızlı dönüyor ve gündem o kadar hızlı değişiyor ki yetişmek bazen çok zor. Bu hengame içinde bizde aradaki güzellikleri zamanında yazmayı ve dostlarımıza aktarmayı unutuyoruz. İstanbul gezimizin son günlerine doğru bir sabah kadim dostumuz, Uygur Türk’ü değerli insan sayın Hamit GÖKTÜRK beyi Zeytinburnu’nda ziyaret etmiştik. 2000 li yılların başında “ Türkiye Uygur Konseyi Merkezi “ gibi çalışan, Uluğ Türkistan’dan gelen yüzlerce-binlerce öğrenciye yardım eden, barınacak yurtlara yerleştiren, devletimiz tarafından verilen kredileri ödeyen ve Uygur Mutfağı Aşevi olarak çalışan Şehzadebaşı’ndaki “ Doğu Türkistan Vakfı Genel Merkezi “ nin atom karıncası değerli dostumla iki saatlik bir hasret gidermiştik. Sohbetimizde eski güzel günleri kısaca da olsa yad etmiştik. Ayrılmadan önce Hamit bey bize zevcesi değerli hanımefendi “ Nurala GÖTÜRK “ ün “ Gök bayrağın Gözyaşı “ adlı son şiir kitabını ve hanımefendi tarafından işlenen güzel bir örtüyü armağan etmişti. Çok duygulanmış ve nemli gözlerle birbirimize sarılarak ayrılmıştık. Nurala GÖKTÜRK hanımefendiyi de 20 yıldan fazla tanırız. Mazlum Doğu Türkistan’ın yaşayan en büyük ve en ateşli savunucusudur. Bu asil Türk hanımefendisi, kanayan yaramız Doğu Türkistan’ı bizim milletimize anlatmak için her şeyi yaptı ve hala canla-başla yapıyor. Hamit Bey’le birlikte tüm toplantılara katılır, konferanslar verir, şiir kitapları çıkarır, Uygur mutfağından yemekler yapar, Uygur Yemekleri kitapları yayınlar. Misafir ağırlar, torun büyütür ve yerimizin darlığından yazamadığımız onlarca işi yapar. Bu mübarek ve çileli Nurala-Hamit GÖKTÜRK çifti elleri öpülesi iki değerli Türk serdengeçtisidir. Uluğ Türkistan’ı anmak ve mazlum Uygur Türklerinin Çin zalimi tarafından nasıl soykırıma tabi tutulduğunu öğrenmek isterseniz, onun yazdığı duygulu şiirlerini okuyun. Bu mübarek çiftin önünde saygıyla eğilir, Allah bizim ömrümüzden alıp, onların ömrüne ömür katsın diye niyaz ederiz. Selam olsun Uluğ TÜRKİSTAN’ a ve onu yaşatan GÖKTÜRK soyundan gelen günümüz savaşçılarına.