YAŞAYAN BİR HAFIZA MEKANI -İKİ OKLU MAHALLESİ
“Mahalle “, bir şehrin ana unsuru , özü ve çekirdeğidir. Mekanı meydana getiren evlerle hayatın birlikte yaşandığı ve harman olduğu yerlerdir. Mekân ile hayat iç içe geçmiştir. Mekân ile hayat , mahallede birbirlerini tamamlar ve biçimlendirir. İnsanlar mahalle kültürü ile toplumsal belleği yani yaşayan hafızayı mahallede oluştururlar. O mahallede yaşayan insanların hayat tarzları yani yaşama biçimleri, ortak paylaşımları, kollektif kültürleri, geçmişi, bugünü ve geleceği de etkileyen ve şekillendiren ana ögelerdir.
Osmanlı dönemi şehirlerinin fiziki yapısını belirleyen en önemli etkenlerden biri, eski bir Türk geleneği olarak, yeni mahalleler oluşturmaktır. Böylece şehirde mahalle karakterinin bütünlüğünün oluşması, etnik ve dini kökenleri ayrı toplulukların oluşturduğu mahallelerin kurulması, yeni oluşturulan mahallelerle konut alanlarının gelişmesi ve yeni bir şehir görünümü kazanması sağlanılmıştır. Türk-Osmanlı kentinde mahalle dokusu, bütün İslâm dünyasında olduğu gibi mahalle olarak adlandırılan küçük cemaatlere ayrılır. Osmanlı şehirlerin savunmasını kolaylaştırmak maksadıyla yapılan surların yanında, mahalle ile semtleri birbirinden ayıran kapılar vardı ve mahalleler bu kapılara göre adlandırılıyordu. Plansız şehirleşme örneği olarak görülen çıkmaz sokaklar yabancıların girişini engellediği gibi mahallede yaşayanların mahremiyet ve güvenliklerinin sağlanmasını da kolaylaştırmıştır.
“ İki Oklu mahallesi “ turizm olgusunun her türlü acımasız tahribatının en üst seviyede olduğu Kuşadası şehrinde, geleneksel Türk mahallesi özelliğini taşıyan ve her tür olumsuzluklara karşı hala direnç gösteren “ Yaşayan bir Türk Mahallesidir” . Tipik bir Türk-İslam Mahallesi olan İki Oklu Mahallesi, ayni zamanda Kuşadası’nın hafıza mekanlarının başında gelmektedir. Yokuş yukarı çıkılan dar yolları, çıkmaz sokakları , sulu sokak çeşmeleri, günde beş vakit ezan sesli camileri, yerel ağızlı sohbetlerin yapıldığı kahvehaneleri, mis gibi kokan taş fırın ekmeği ve avlulu iki katlı tarihi evleri ile “ iki oklu mahallesine” vardığınızda özlemini duyduğunuz bir mahalle havasını hemen teneffüs eder ve hülyalara dalarsınız.
İki Oklu Mahallesi, Kuşadası’nın en eski iki mahallesinden biridir. Kuşadası’nın kurulduğu 17. yüzyıl başlarında sur dışında yani iç kale yerleşiminin dışında kalan mahalle, zamanla Kuşadası kentinin büyümesi ve dört toplumun bir arada yaşaması nedeniyle büyümüş ve ikinci büyük mahalle olarak “ hurufat defterlerinde “ adı geçmektedir. 1636-1845 tarihli Osmanlı hurufat defterlerine göre “Kuşadası yerleşimi, kale içi ve kale dışı “ olarak belirtilmektedir. 1671 yılında Kuşadası’nı gezen Evliya Çelebi, kale içinde üç, varoşunda dokuz mahalle olduğunu yazmıştır.
İki Oklu mahallesinin Kuşadası kentinin hafıza mekanlarının başında gelmesinin en önemli sebepleri şunlardır. Birincisi ; mahallemiz tam bir Osmanlı-Türk şehri olarak kurulmuş ve iskan edilmiştir. “ Cami-i Atik ve Cami-i Cedid adlı iki camisi, Osmanlı dönemi şahidelerini barındıran hazireleri, üç tekkesi, ondan fazla sokak çeşmesi, iki kahvehanesi, bir türbesi, taş fırını, doksana yakın avlulu eski evleri, dar sokakları ve meydanları “ ile tam bir hazine konumundadır. Modern hayat tarzının dışında yaşam biçimi olan ve insanı tarihi hülyalara daldıran ve düşündüren bir mimari yapılar topluluğu içinde olduğunuzu hemen hissedersiniz.
İkinci olarak ; İki oklu sakinlerinin tarihi Osmanlı-Türk yaşam biçimlerini hala bu mahallede yaşattıklarına şahit olursunuz. Dik yokuşlu dar sokaklarında yürürken bir anda karşınızda “ kapı önlerinde oturan ve yerel şiveleriyle konuşan yaşlı teyzeleri görürsünüz. “ Mahalle meydanına geldiğinizde “ sokak kahvelerinde taş oynayan, bol kahkaha atan, yerel ağızla bir birleriyle şakalaşan ve çay sohbetleri yapan bastonlu dedeleri” duyarsınız. Biraz daha mahalle içine girdiğinizde önünüzde “ mis gibi kokan taş fırın ekmeklerini almak için sıra bekleyen güler yüzlü ve sevimli çocuklarla “ karşılaşırsınız. Birden “ yanık sesli müezzinin iki oklu camisi minaresinden ikindi ezanını okuduğunu “ işitir ve tarihi caminin yolunu ararsınız.
Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu mahallenin bir diğer önemli özelliği de geçmişte Türk-İslam toplumunun büyük çoğunluğunun yani “ muhacir “ kesiminin burada yaşamış olduğudur. Girit, Mora, Selanik göçmenleri ve Maraş vilayetinden gelen Türkmen boyları bu mahallede yaşamışlardır. Bir adı da “ Maraş mahallesi-Arap mahallesi” olan iki oklu mahallesinde, Osmanlı döneminde “ Bektaşi, Rufai, Ma’rifi ve Nakşibendi “ tarikat pirleri ve dergahları ile renkli bir sosyal ve kültürel etki yaratmışlardır.
Mahalleye renk katan ve hafıza mekanı oluşturan etkenlerden bir tanesi de kenti yöneten ve vergileri toplayan “ Voyvoda ve Mütesellim konağı “ ile, kentin ticaret hayatına yön veren “ zengin beylerin yaşadıkları konakların yani beyler sokağının” da bu mahalle sınırları içinde olmasıdır. Genellikle iki veya üç katlı, geniş avlulu, sofa veya taşlık merkezli büyük alanlara sahip konaklarında bu mahallenin kültürel ve sosyal hayatında derin izler bırakmasıdır. Konumları, mimari biçimleri, estetik süslemeleri, renkli kapıları, ahşap doğramaları ile bu tarihi evler bugün bile büyük bir hayranlık uyandırmaktadır.
Bir zamanlar Kuşadası’nın her mahallesinde “ sokak sakinleri ile selamlaşılırdı, yaşlılara, hastalara el birliği ile bakılırdı, eksikler komşudan istenirdi, kapı önünde akşamları oturulup çay içilirdi, komşular sık sık ziyaret edilirdi, en zevkli oyunlar sokakta oynanırdı. Sokağın köpekleri- kedileri olurdu, mahalleli paylaşmayı bilirdi ve mahallenin uğuru sayılan ve herkesin üzerine titrediği delisi vardı.” Ancak ne yazık ki onlar kayboldular. Modern yaşam biçimi ve çok katlı betonarme evler, siteler her şeyi yok etti. İşte tüm bunları özlediyseniz ve görmek istiyorsanız iki oklu mahallesine mutlaka gidin, bir kahvehanede çay için .
İki oklu mahallesi; ayni zamanda “ Ermeni ve Rum mahalleri” komşudur ve kapılarla birbirlerinden ayrılmışlardır. “ Boyacı önü ve Temürcü kapıları “ mahalle hudutlarının sona erdiği bölgelerdi bir zamanlar. Bu kapıların hemen arkasında kurulan pazarlar ise Osmanlı toplumlarının kaynaştığı , alış-veriş yaptıkları ve kültür aktarımı yaptıkları “ toplumsal hafıza mekanları “ olarak önümüzde durmaktadır. Kuşadası sakinleri olarak hepimizin yapması gereken şey ; birbirimizi dışlamadan, hoş görü ve saygı çerçevesi içinde bu mahalleye sahip çıkmak ve yaşatmaktır. Geleceğimizin teminatı İki oklu mahallesidir.
Resimler : Fotofraf Sanatçısı Hayri GÜRGÜN tarafından çekilmiştir.